Dünyanın merhametine ölüm sessizliği gelmiş!..

              Dünyanın merhametine ölüm sessizliği gelmiş.Çıt çıkmıyor etraftan.Bir çocuk gülüşüne muhtaç gönüllerimiz var bizim.Bir sevgiye muhtaç insanlarımız var.Nerede o acısı dorukta olan duygularımız.Bazılarınki ile boy ölçüşebiliyor mu?
             Var olma savaşıdır özgürlük.Bir nefes almaya ihtiyacı olan ciğerler var.Tel örgülerle sarılmış yaralarının kapanmasını bekliyor çocuklar.Savaş varsa  bunu gören gözler var.Görüpte susan ağızlar var.Alkış tutulan sahnelerde eğlenceler dorukta.Buna sessiz kalan gönüller hala yaşamakta.Peki zülm kavramının içinde büyüyen çocuklar nerede...Yoksa öldüler mi? Soyadı 'hiç' olmuş, unutulmuş yüzler... Adalet bunun neresinde ?
             Haklı,haksız gözetmiyor artık yaşam.Yıllardır her milletten insana yapılan haksızlıklar bunun en güzel kanıtı oldu.Sessizliğe gömülmüş kalpler bunları görmez oldu.Meydanlara topun tüfeğin altında savaş devri bitti artık beyinlerde savaş başladı.Sende savaşın içinde misin ey insan ? Senide vururlar mı özgürlüğünden.Tamda dediğim bu işte.Özgürlük bazılarının kalbi olmuş eksikliğini hissettiği anda ölümü gerçekleşiyor.Sen hala yaşamın peşindemisin...
             İnsanlar yıllarca sessiz yaşıyor...
       


Mutlu çocukluk...


                           Ne mutlu çocuklardık…
                           Bir simidi paylaşır, 
                           bir sevdaya susardık…
                           Yürekliydik,
                           Samimiydik,
                           Çığlık çığlığa ağlar;
                           Dünyaya masum bakardık.
                           Sonra…
                           Gündönümünde bir an baktık
                           Azalmışız.. 
                           Satılmışız.. 
                           Yokmuşuz..

                                                       Murathan Mungan.



Bir Kitabı Ne Kadar Filmleştirebilirsin ?!


            Kitapların filmleştirilmesi şuan günümüzde oldukça popüler bir yer ediniyor.Fakat bunun iyi mi yoksa kötü mü  olduğunu bir türlü anlamış değilim.Her açıdan değerlenmek lazım bence.Bu düşüncede şu soruyu ortaya çıkarıyor.İzlemek mi yoksa okumak mı ?  Kültür olarak çokta okumayı sevmeyen bir millet olduğumuzu varsayarsak elbetteki bunun cevabı 'izlemek' olurdu ama okumanın verdiği zevki de yabana atmamak gerek.Çok beğendiğin bir filmin sahnesini ne kadar geriye alırsan al kitapta sana hissettirdiği heyecanı bulman zordur.Buda aradaki farkı anlaman için en basit yoldur.Ama bir yandan da ikisinin birbirini tamamlayan harika bir gücü olduğunu düşünüyorum.Tabi bu kişinin ne tarafa daha çok ağırlık verdiğiyle alakalı. 

            Günümüzde dizilerin hemen hemen çoğunun konusunun kitaplardan alındığını birçok insan bilmiyor bile.Çünkü o kitapları hiç duymamış hatta okumamışlar.Duymuş olsa da istememişler.Ama dizide görünce beğeniyorlar demek ki kitabı beğenmeme korkusu değil , onları diziye yönlendiren görme arzusu.Hayalleri, güzel düşünceleri o an görme isteğimizden doğuyor bu sevgi.Kitapta okuyup geçtiğin yerin aynısını filmde görünce sanki o kahraman filmdekiymiş gibi geliyor insana.Mutlu oluyorsun, yaşanan olayları orada görmek hayallerinin canlandığını görmek kadar heyecan veriyor belkide.Mesela ben bir kitabı çok beğenirsem hemen filmi var mı diye araştırıyorum.Olduğunu görünce mutlaka izlemek istiyorum.Çünkü kafamda oluşturduğum o kahramanları, olayları, mekanı canlı halde görmek bana kitabın gerçekliğini kanıtlıyor.Aşk ve Gurur harika bir dünya klasiğidir.Filmini izlerken ''Ben burayı biliyorum böyle değildi sanki ! '' diyerek yorum yapma isteğimle karşı karşıya kaldım.Uğultulu Tepeler kitabını okumasaydım filmi karışık olduğundan dolayı anlayamazdım. Ben büyük bir zevkle izledim.Çünkü o olayları kitabını okurken canlandırmıştım.Daha saymakla bitmez bu örnekler.Tabi ilk önce filmi izleyip daha sonra kitabı almayı seven insanlarda var.Bir dönem Aşk-ı Memnu dizisinden sonra romanının satış rekoru kırmasını sağlayan insan gibi :) 
            Biz hayal kurmayı seven insanlarız.Kitaplar hayal dünyamızı genişlettiği için en güzel dostlardır.Filmlerde bunları canlandırır.Fakat elbetteki bir kitabın yerini alamazlar.Onlar bizlere hayallerimizi sunarlar bizde görme isteğimizi onlarda buluruz.Hissettirme işi yine kitaplara aittir...

up